Star Gazetesi yazarı Yağmur Atsız, "Bebelere balon, kürdlere İncil" başlıklı yazısında "Eğer sorunlarımızı kendimiz çözemezsek gelir başkaları çözer. Bunu hâlâ anlamak istemeyenlere ve “Kürt (aslında demokrasi) Açılımı” kavramından nefret eden “bölünme paranoyakları”na bir gerçek olaydan bahsetmek istiyorum" diyerek misyonerlik faaliyetlerine dikkat çekti.
Yazısında, "1986 Ekimi’nde Alman “Tehdîd Altındaki Halklar Cemiyeti”nin yayınladığı bir bildiride şu çarpıcı cümleyi okudum:“Bonn’daki ‘Kürd Enstitüsü’ hâlihâzırdaki en mütecâviz Hıristiyan Fundamentalizmi’nin, yâni Alman Protestan Kilisesi’nin, bir misyon kurumudur.”Hem bu sert ifâde ve hem de bildirinin kaleme alınma gerekçesi ilgimi çekdi" diyen Atsız şu bilgilere yer verdi:
"Meğer Alman Protestan Kilisesi Kürdler için Kırmançi Lehçesi’nde bir İncil tercümesi hazırlamış. Böylece yeryüzündeki 25 milyon Kürd artık Hıristiyanların bu kutsal kitabını kendi dillerinde okuyabileceklermiş. Gülsem mi ağlasam mı karar veremedim. Bir kere o iddia edilen 25 milyondan (O sıra UNESCO 12 milyon diyordu.) hepsi Kırmançi Lehçesi’nde konuşmuyor. Daha Sorânî, Gorânî ve Zaza Lehçeleri var. Zazaca’ya Dumilî de deniliyor. Bunlar birbirleriyle anlaşamıyorlar. Zâten Enstitü’nün yayınladığı “Kırmançi Lehçesi Grameri”nde de bu husus belirtiliyordu. Sonra tamâmı Müslüman olan Kürdlerin elinde sanki doğru dürüst bir Kur’an tercümesi vardı da İncil tercümesi kusur kalmışdı.
Konu merâkımı kabartdığı için iki tv röportajı hazırladım. Bonn’daki bu Kürd Enstitüsü tamâmen Protestan Kilisesi’nin desteğiyle kurulmuşdu ve bütün masrafları da yine Kilise tarafından karşılanıyordu. Enstitü Müdürü Dr.Yektâ Geylânî adlı Pertevniyâl Lisesi mezûnu ve sonra yurddışında tıb eğitimi görmüş bir zâtdı. Zâten bütün personel de Türkiye Kürdlerindendi. Çocuklar için de Kürdce-Almanca resimli kitabcıklar basmışlardı. “İsâ Oniki Yaşında” , “İsâ Ölümü Yeniyor” yâhut “İsâ Kudüs’de” gibi dînî kıssalar...Bu öylesine kör kör parmağım gözüne bir oyundu ki normal olarak Kürd haklarını samîmiyetle savunan “Tehdîd Altındaki Halklar Cemiyeti” bile şöyle yazmak ihtiyâcını hissetmişdi:
“İncil çevirisi daha başka halkları da boğmuş bir lüksdür. Bu riyâkârlık sonucu Güney Amerika’daki pek çok Kızılderili kavimler de kelimenin tam anlamıyla fikrî, kültürel ve çoğu kez bedenî hiçliğe, yâni ölüme sürüklenmişlerdir.”
Almanya’daki Türklerle Kürdler arasına, Türkiye’de tasavvur dahî edilemeyecek derecede nifak girmesinde Protestan Kilisesi’nin rolünün büyük olduğunu savunan Yağmur Atsız, "Kanaatimce Alman Protestan Kilisesi, Almanlar arasında sür’atle kaybetdiği “cemaati”ni başka kaynaklardan ve bu arada Kürdlerden “dengeleme” çabası içindedir. Türkiye ve Türklere bakış zâviyeleri de çok olumsuzdur. Bu hususda tamâmen haksız oldukları da söylenemez ama bence insafsızlığa kaçtıkları da yalan sayılmaz"
Yazısının ana fikri olarak Atsız, "Eğer problemlerimizi kendimiz çözmezsek gelip başkaları çözer. Kürt enstitülerimizi kendimiz açmazsak başkaları açar" diyor...